Sevgili öğrenciler.
Her öğrenciye söylenecek sözler, verilecek planlar ayrı ayrıdır. Yapılacak hazırlıklar farklıdır. Bunu bilerek, sizlerle bu yazılarla olsun konuşalım.
Uzun yıllarımı sizlerle birlikte geçirdim. Branş öğretmeniyim. Öğrencilerime rehberlik yapmak özel ilgi alanım. Yaşadıklarımdan ders çıkararak sizlere faydalı olmak istiyorum. Buna sebep olan hocanız Abdullah Bey’e de teşekkür ediyorum. Bu vesileyle sizleri düşündürmek istiyorum. Sizlere bir şeyler öğretmeye kalkışmadan, önce öğrenmeye hazırlamak istiyorum. Hazır olursak, öğrenmeyi de öğrenebiliriz. Devamında da derslerin konularını öğrenmeyi öğreneceğiz. “Çalışma” kelimesinden çok “öğrenme” kelimesini kullanmayı tercih ediyorum.
Ne de çok oldu demezsiniz inşallah. Bunları, bu sayfada birlikte konuşalım istiyorum. Hayat amacım; insanlara, öğrencilere faydalı olmaktır. Becerebildiğim kadar gayret edeceğim. Tabi sizde isterseniz faydalı olabilirim. Alıcı olmadan vericinin bir anlamı olmaz. Bu güzel düşüncenin sebebi başta sizlerin varlığıdır. Siz ülkemizin zenginliği ve geleceğisiniz. Size böyle bakamayanlar varsa, onlarla birlikte olmak sizin için talihsizliktir, onlar içinde üzüntü kaynağı olmalı diyorum.
Değerli Öğrencilerim,
Siz ülkemizin çocuklarısınız. O halde benimde öğrencilerim sayılırsınız. Bundan sonrada öğrencilerim dememe lütfen müsaade edin. Okul hayatımızın ilk beş yılında ve devam eden üç yılda; okul başarınızın ve hayat başarınızın temellerini atıyorsunuz. Çalışma disiplinini, düzenli yaşamayı, planlı çalışmayı bu sınıflarda kazanıyorsunuz. Lise seviyesindeki bir öğrencim; okul hayatını verimli geçiremiyorsa, yaşadıklarından zevk almıyorsa; bunlara ilk beş yılın kazanımlarıdır diyebiliriz. Tabi ki bunda birinci derecede etken aile ve öğretmenidir- ve de sahip olduğu şartlardır.
Peki, ne yapmalıyız? Böyle oldu diye böyle kalacak değil. Çaba kime düşüyor? Öğrenciye-aileye-öğretmenlere düşüyor.
Bizi başarısız duruma düşüren alışkanlıklardan kurtulabilir miyiz? Evet. Başarılı yapacak alışkanlıklar kazanabilir miyiz? Evet.
Ancak önce bir kendimizi tanımalıyız. Bunun için ne yapalım: Önce bir günlük yaşantınızı bir hafta boyunca gözlemleyiniz. Ya da geçirmiş olduğunuz bir önceki haftada, günlük ne düşünmüşsünüz, ne yapmışsınız, nelerle vakit geçirmişsiniz, genelde nelerle meşgul olmuşsunuz? Bunları hatırlayarak bir deftere yazınız. Karşımıza çıkan tablo, sizi geliştirmeye mi yaramış, yoksa sizi pasif duruma mı düşürmüş, küçültüş mü? Kendi kendinize sorunuz. Bundan sonrada, şu kararları alınız:
Davranışları tek tek tespit ediniz. Sizi geliştirenleri çoğaltmak için plan yapalım. (Bunu da birlikte yapabiliriz.) Onları birer birer alışkanlık haline getirebiliriz. Örneğin; her akşam saat 23,00’da yatıp, saat 06,00’da kalkmayı alışkanlık haline geline kadar uygulayalım. Bunda da irademizi kullanarak sabredelim. Her akşam düzenli ders tekrarı yapmaya kendimizi alıştıralım. Her akşam sabırla uygulayalım. Ne zaman kadar? Sonuçları size yansıyana kadar. Sonuçlarını almaya başladığınızda; bu sizin istek ve arzularını arttıracaktır. Bu defa severek yapmaya başlayacaksınız. Evet evet severek yapacaksınız. Bakınız böylece kendinizi değiştirmeye başladınız bile. Değişim nasıl başlar? Davranışları değiştirerek olur. Böyle böyle bizi geliştiren alışkanlıkları birer birer çoğaltacağız. Hepsini birden yapmaya kalkmayalım. İsteksiz olduğumuzda da, eksiklik duygusuna kapılarak da kendimize saygısızlık yapmayalım. Kendimize zaman tanıyalım, ama iradeyi de elden bırakmayalım. Mesela; her akşam bir saat kitap okumadan yatmayacağım diyorsunuz ve bunu da uygulamaya başlıyorsunuz. Göreceksiniz sabır devam edince buda olacak. Bakınız devamında okul hayatımızı doyasıya yaşamayı da öğreneceğiz. Nasıl mı çok kolay; bir günümüzü, bizi geliştirecek davranışlarla geçirmeye kendimizi alıştıracağız. Hepsi bu. Bunu da yapmazsak, irademizi ortaya koyamazsak, sabırlı olmazsak, söyler misiniz, ne yapacağız? Nasıl bir gelecek bekliyoruz.
Evet öncelikle de sözün burasında söyleyelim. Nasıl bir gelecek bekliyorsunuz? Belirleyiniz. Her gün için bir hedefiniz olacak. Tabii ki amacımız olacak, hedefsiz gün, amaçsız hayat olmaz. Bunları belirleyerek, okul başarısı mümkündür. Konuyu fazla genişletmeden kaldığımız yerden devam edelim. Nerede kaldık?
Güzel alışkanlıkları güzel davranışlarla kazanıyorduk. Bunlar bizi değiştiriyor ve geliştiriyordu. Sonrada güzel davranışlarımızı çoğaltıyorduk.
Her gün ne öğreneceğimize karar verelim. İşte bu o günün hedefidir. Ne demek istiyorum? Sizin okulda-dershanede haftalık programınız yok mu? Her gün öğretmenlerinizin hangi konuları anlatacaklarını bilmiyor musunuz? İşte onlarda bahsediyorum. Her gün ders programınızdaki derslerin konularını öğrenmeye karar veriyorsunuz. İşte günlük hedefiniz bu. Bunu da gerçekleştiriyorsunuz.
Şimdi konumuz günlük hedefe nasıl ulaşırım? Yani bu günün ders konularını nasıl öğrenirim?
- Birincisi; evimiz özendirici ortam olmalı, bunun kararlarını; anne-baba ve kardeşlerle birlikte alacaksınız. Hemen bu akşam toplanın lütfen, saat 19,30-22,30 arasını(saat aralığı değişebilir) “kitap okuma ve ders çalışma zamanı” olarak kararlaştırınız. Bu saatler arsında, mutfak işleri dahil, televizyon izlemek, bilgisayarla meşgul olmak yok. Herkes işini yapacak. Alınan karara uyacak. Anne-baba kitap okuyacak, kardeşler ders çalışacaklar. Mümkün hep beraber çalışma odasında yapılmalı, herkesin bir masası ya da iki kişi bir masayı kullanarak olabilir.
- İkincisi; akşamdan bir sonraki günün derslerine bakıyorsunuz, hangi konular anlatılacaksa; o konularda neleri öğrenmeniz gerektiğine bakıyorsunuz. Yani hangi konuda ne öğreneceğinizi belirliyorsunuz, bir seferde konuyu okuyarak gidiyorsun. Dersi iyi dinleyip belirlediğin bilgileri, öğretmenden öğrenmeye gayret ediyorsun. Yani akşamki kararınızın biride sınıfta dersi iyi dinlemek, öğrenmem gerekeni öğrenmek. Dinlerken de dikkatten kaçan bir yer olursa da bir fırsatını bulup öğretmene soracaksınız. Sınıfta fırsat olmazsa teneffüs aralarında bir boşlukta fırsat kullanmalısınız. Akşamdan verdiğim kararımı, yerine getirmeliyim, hedefimi yakalamalıyım.
Öğretmenlerimiz “anlamayan var mı?” diye sorar bu bir alışkanlıktır. Yoksa soruyu anlamayan bilmeyen sormaz soruyu bilen öğrenen sorar. Öğrenirken bir yerde bağı kopmuştur, yeniden yakalamak ister. Soru soran olursa da, sınıftakiler gayriihtiyari gülerler. Ama siz yine de aldırmayın hedefinize odaklanın.
- Üçüncüsü; akşam eve geldiğinizde bir ana haber bülteni dinleyin. Günlük gazete okumamışsanız, gazete varsa gazete okuyunuz. İhtiyaçlarınızı, aldığınız karar saatine kadar giderirsiniz. Sonunda da masanıza geçer günün hedeflediğiniz konuların tekrarını yapmaya başlarsınız.
- Önce notlarınızdan, sonra da kitaptan aynı konuyu okuyarak öğrenmeniz gereken bilgiyi özet olarak kendi ifademizle kitaba bakmadan deftere yazınız.
- Konu bitmişse, yazdığınızı tekrar okuyunuz.
- Öğrendiğiniz konuyla ilgili yanınızda bulunan soruları çözünüz. Uygulamada tamamlandı. İşte şimdi öğrenme gerçekleşmiştir. Beyinde saklanmaya alınmıştır. Artık sınavda geri çağıracak halde bırakmış oldunuz.
- Dördüncüsü: her gün; günün uygun bir saatinde kitap okuyacaksınız.
- Hatırlatma-1: Akşam kitap okuduktan sonra yatarsanız iyi olur. Sata 23,00’den itibaren yatınız. Sabah 06,00’da kalkınız. Kahvaltıya kadar, vaktiniz varsa gazete, dergi, kitap okuyun, spor yapın. Kahvaltıdan sonra yine hazırlık yaparsınız. Ancak unutmayalım günün hazırlığı; akşam yatmadan önce yapılacak, günün hedefi belirlenecek.
- Hatırlatma-2: Akşam ders çalıştıktan sonra asla televizyon izlemeyiniz. Sizi başka dünyalara götürür. Öğrendiklerinizi unutmaya zemin hazırlamış olursunuz.
- Beşincisi: Cuma akşamını kendinize, ailenizle birlikte geçirmeye ayırın. Birlikte televizyon izlersiniz. Bilgisayarı da hafta içinde 18,00-20,00 arası ihtiyacınız kadar kullanırsınız. Beyninizi sabitleştirmeyin. Monotonlaştırmayın. Siz monotonlaşırsanız oda monotonlaşır pasif duruma düşersiniz.
- Altıncısı: Cumartesi-pazar kendimize zaman ayıralım; ancak kendimize zaman nasıl ayrılır? İki şekilde ayrılı:
A)Kendimizi geliştirmek için ayırırız.
B)istek ve arzularımızı yerine getirmek için ayrılır.
Kendimiz geliştirmenin en geçerli yalın hali; kitap okumaktır. Öğrenerek-düşünerek aklınızı büyüttüğünüzü ve kapasitenizi arttırdığınızı biliyor musunuz? Mümin Sekman’da eserinde bu konuyu işlemiş. Kendisinden çok faydalandım çok teşekkür ederim. Öğrenmeyi ve düşünmeyi sağlayanda kitap okumaktır. Detaya girmeden öncelikle vermek istediklerini vermeye çalışıyorum.
Sevgili öğrencilerim sözün burasında, gözden kaçmasını istemediğim bir konu var. Öğrenmek-düşünmek bunların bize kazandırdığı nedir? Konuları öğrenerek ne kazanıyorsunuz, kitap okuyarak neler kazanıyorsunuz? Öğrendiklerimi sizinle paylaşmak istiyorum:
- Zekânın %70-80ni doğuştan getirilir. Sonradan geliştirilmesi %20 olduğu biliniyor.
- Aklın %70-80’de; sonradan kazanılıyor. Dahası; zekâyı akıl yönetiyor. Peki; akıl nasıl büyüyor? Öğrenmeyle, düşünmeyle. O halde bizim her günümüzün ilk hedefi öğrenmek olmalı.
Öğrenerek;
-Aklınızı büyütüyor, kapasitesini arttırıyorsunuz. |
-Anlama ve kavrama gücünüzü arttırıyorsunuz. |
-Okul başarısını elde ediyorsunuz. |
-Sınav başarısını elde ediyorsunuz. |
Öğrenci olmak –öğrenen olmak, hayatın ne büyük fırsatıdır farkında mısınız?